Çocukların ekran süresi ne kadar olmalı?

Çocuklar için ideal ekran süresine dair farklı araştırmalar ve öneriler olsa da uluslararası bir standart bulunmuyor. Bunun nedeni, her çocuğun ihtiyaçlarının farklı olması ve bilimsel veriler toparlanana kadar teknolojinin ve toplumsal alışkanlıkların hızla değişmesi.

Yine de çocuk doktorları, psikologlar, bağımlılık uzmanları ve medya eğitmenlerinin üzerinde uzlaştığı bazı temel ilkeler var. Bu ilkeler, çocukların gelişim evrelerine dayanıyor ve “önlem ilkesini” esas alıyor:

“Telefon ve tabletlerin zarar verdiği şüphesini ciddiye almak, sonradan pişman olmaktan iyidir.”

İlk yıllar: Dünyayı keşfetme zamanı

Almanya’da çocuk eğitiminde yazılı olmayan bir kural var: Üç yaşına kadar ekransız yaşam.

Çocuk doktoru Ulrike Gaiser, bu yaşta çocukların ekran içeriklerine ihtiyaç duymadığını ve bunları kavrayamadığını söylüyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise daha esnek: İki yaşından itibaren günde en fazla bir saat ekran süresi öneriyor. Ancak orada da temel kural aynı: Ne kadar az o kadar iyi.


Günümüzde çocuklar mobil telefonlarla henüz bebek yaşta tanışıyorFotoğraf: Mascha Brichta/dpa/picture alliance

Gaiser’e göre ilk iki yılda çocuğun en önemli ihtiyacı çevresiyle temas kurmak:

“Anneye bağımlılıktan yavaş yavaş sıyrılıp diğer insanlara yöneliyor, etrafı keşfediyor, odanın öteki ucundaki topu fark edip emeklemeye başlıyor. Ancak tüm bunları ekrana bakarak değil, bizzat yaşayarak öğrenmesi gerekiyor.”

Ayrıca çocuğun erken yaşta sabretmeyi öğrenmesi gerektiğini vurgulayan Gaiser, ebeveynlere şu tavsiyeyi veriyor:

“Çocuğun, ağladığında mamanın hemen gelmeyeceğini ve dünyanın tek dokunuşla değişmeyeceğini anlaması gerekiyor. Sabretmek ve kabullenmek, hayatın temelidir.”

Ekranlar zaman hırsızı

Jena Üniversitesi’nden çocuk psikoloğu Julia Asbrand, “Çocuklar dünyayı yetişkinlerden farklı algılar” diyerek şunları ekliyor:

“Küçük yaşta izlenen her şey, gerçekmiş gibi algılanabilir ve korkulara neden olabilir. Bu yüzden çocuğa mutlaka ‘Ne gördün? Bununla ilgili soruların var mı?’ diye sormak gerekiyor.”


Bir çocuk, ekran başında geçirdiği her dakika için ebeveynlerinden altı kelime daha az duyuyorFotoğraf: Charles Gullung/Image Source/IMAGO

Uzmanlara göre asıl sorun, ekranların gerçek hayatı ikame etmesi. Motor beceriler, sosyal deneyimler ve insan etkileşimleri için gerekli zaman azalıyor.

Araştırmalara göre, ekran başında geçirilen her dakika, çocukların anne-babalarından altı kelime daha az duyması anlamına geliyor. Bu da yıllar içinde ciddi bir kelime kaybına yol açıyor. Yalnız başına ve uzun süre ekran karşısında kalan çocukların, dil gelişimi zayıflıyor. Ekran süresi azaltıldığında ise dikkat, ince motor beceriler ve sosyal davranışlar gelişiyor.

Okul öncesi: Oyun ve hayal gücü

Okul öncesinde çocukların çevreyi tanıması, dokunarak öğrenmesi ve diğer çocuklarla uzun süre oyun oynaması gerekiyor. Bu süreçte uzlaşma, direnme ve başarısızlık gibi sosyal deneyimler de kazanıyorlar.

Aynı zamanda bu dönem, hayal gücünün gelişmesi için de kritik. Gaiser, “Ekran süresi arttıkça çocukların kendi iç dünyalarını kurması zorlaşıyor” diyor.

Bu yaşlarda önerilen azami ekran süresi: 30 dakika.


Almanya’da bazı okullar “mobil telefondan arınmış bölge” uygulamasını başlattıFotoğraf: Jens Kalaene/dpa/picture alliance

İlkokul çağı: Değerler ve sorumluluk

Altı ila dokuz yaş arasında çocuklar ilk kez “ahlak” duygusunu geliştirmeye başlıyor. Gaiser, “Bunu internete mi bırakalım?” diye soruyor. Bu dönemde disiplin, başarı ve bilgi gibi kavramlar öğreniliyor. Almanya’da bu yaş grubu için önerilen süre: Ebeveyn eşliğinde, günde 30–45 dakika.

Ancak bu sayılar katı kurallar değil. Asbrand’a göre ekran süresini azaltmak olumlu ama günümüzde sosyal iletişim büyük ölçüde dijital ortamda gerçekleşiyor:

“Bir çocuğun, sınıfının WhatsApp grubunda olmaması, dışlanmasına neden olabilir.”

Ergenlik: İçerikleri takip etmek zor

Uzmanlara göre, ergenleri tamamen telefondan uzak tutmak mümkün değil; önemli olan sağlıklı kullanım. Almanya’daki doktorların, yaş gruplarına göre önerileri şöyle:

9–12 yaş: 45–60 dakika

12–16 yaş: 1–2 saat

16–18 yaş: yaklaşık 2 saat

Asbrand, bu dönemde ebeveynlerin açık iletişiminin önemli olduğunu vurguluyor:

“Çocukların neler izlediğini, merakla ve yargılamadan sorun.”

Çünkü gizli kullanımda risk artıyor. Gençler çevrim içi istismarcılarla karşılaştıklarında bunu çoğu zaman paylaşamıyor; çünkü “yasak olanı yaptıklarını” biliyorlar.

Her şey kötü değil

“Önerilen süreleri birebir uygulamak zaten zor” diyen Gaiser’e göre asıl önemli olan içerik:

“Çocuk ne izliyor? Eğitim oyunu mu, savaş görüntüleri mi, kedi videoları mı? Yeme bozukluğu yaşayan bir genç sürekli diyet içerikleriyle mi karşılaşıyor? Esas kritik soru şu: Çocuk tüm bunlardan nasıl etkileniyor?”


Bazı mobil uygulamaların kullanımını kısıtlamaya yönelik ayarları mevcutFotoğraf: Elisa Schu/dpa/picture alliance

Bağımlılık araştırmalarına göre asıl tehlike, tüketimin alışkanlığa dönüşmesi. Çünkü her çocuk ve her içerik farklı.

Gaiser, dijital medyadan tamamen uzak durmanın da gerçekçi olmadığını kabul ediyor:

“İnternette harika şeyler var. Tabletler okulda dil öğrenmek, akranlarla iletişim kurmak veya bireysel ifade için faydalı olabilir. Sosyal medya, büyükannelerle ya da şehir dışında çalışan babayla teması sürdürmeye yardımcı olabilir.”

Ebeveynlere düşen görevler

Uzmanlara göre ebeveynler, çocukları mümkün olduğunca ekran karşısında yalnız bırakmamalı. Medya kullanımı hakkında konuşmalı ve çocukların neler izlediğini görmeli.

Sağlıklı bir ebeveyn–çocuk ilişkisi ve güven kadar, olası riskleri bilmek de önemli.

Alarm işaretlerine dikkat: Çocuğun içine kapanması, diğer aktivitelerden vazgeçmesi, sürekli mutsuz görünmesi ciddi sorunların habercisi olabilir.

Teknik çözümler de var: Platformların süre sınırlayıcı ayarları kullanılabilir, evde ortak kurallar koyulabilir. En önemlisi, ebeveynlerin de koydukları kurallara uyması ve çocukları için örnek olmasıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir