Alman iş dünyası seçim sonucu hakkında ne düşünüyor?

Alman ekonomisinde işler uzun zamandır yolunda gitmiyor. Dünyanın en büyük üçüncü, Avrupa’nın ise açık ara birinci ekonomisine sahip olan Almanya resesyonla boğuşuyor. Geçen yıl Alman ekonomisi yüzde 0,2 küçüldü. Küçülme, 2023 yılında da yüzde 0,3 idi.

Peki seçim sonucu, Alman ekonomisinin istikbali açısından ne anlama geliyor?

Muhafazakâr Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve sadece Bavyera’da faaliyet gösteren kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) oyların yüzde 28,52’sini alarak sandıktan zaferle çıktı. İkinci sırada gelen aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD)de oyların yüzde 20,80’ini aldı. Görevdeki Başbakan Olaf Scholz’ün Sosyal Demokrat Partisi (SPD) yüzde 16,41’le üçüncü, koalisyon ortağı Yeşiller de yüzde 11,61’le dördüncü sırada yer aldı.

Sol Parti de büyük bir başarıya imza atarak yüzde 8,77 oranında oya sahip oldu. Sol Parti’nin bölünmesiyle kurulan Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) ise yüzde 4,97 oy oranı ile meclise girmeyi kıl payı kaçırdı. Aynı şekilde mevcut hükümetin eski ortaklarından Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 4,33 oy alarak yüzde 5 barajını geçemedi.


Seçim sonuçları açıklandığında, tarihinin en kötü sonucunu elde eden SPD’nin seçim etkinliğinde yüzler düştü.Fotoğraf: Georg Wendt/dpa/picture alliance

İş dünyası AfD’yi istemiyor

İş dünyası temsilcileri, seçim sonuçları ile ilgili olarak öncelikle diğer tüm partilerin aşırı sağcılarla işbirliği yapmayı reddetmesinden memnun.

Köln merkezli Alman Ekonomi Enstitüsü’nün (IW) yürüttüğü, AfD’nin iş pazarı üzerindeki etkisini mercek altına alan bir çalışmaya göre, AfD’nin izlediği yabancı karşıtı siyaset, işverenlerce “Alman ekonomisi için son derece sorunlu” olarak nitelendiriliyor.

İş dünyası temsilcileri, her şeyden önce istikrarlı ve iş yapabilen bir hükümet görmek istiyor. Devleti üç yıl boyunca yöneten üçlü koalisyon içerisindeki istikrarsızlık nedeniyle erken seçime giden Almanya’da böyle bir istikrarın üçten ziyade ikili bir koalisyonla sağlanabileceği inancı hakim.

AfD’nin tüm çağrılarına rağmen kendileriyle herhangi bir ortaklığı açıkça reddedenHristiyan Birlik partilerinin SPD ile koalisyon görüşmelerine başlaması bekleniyor.

İşverenlere yakınlığıyla bilinen bir kuruluş olan IW’den Knut Bergmann, DW’ye yaptığı değerlendirmede, “Olağanüstü zorluklarla karşı karşıya olan ekonomi merkezi Almanya’da, Birlik partileri ve SPD’nin kıl payı da olsa çoğunluğu sağlayabilmeleri iyi bir haber” değerlendirmesini yaptı.


Alman ekonomisi ayakta kalmak için yurt dışından gelecek iş gücüne muhtaçFotoğraf: Sven Hoppe/dpa/picture alliance

Durağanlık devam eder mi?

Alman Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü’nden (DIW) Profesör Alexander Kritikos ise seçim sonucundan pek memnun değil. Ekonominin geleceğine ilişkin kaygılarını DW’ye değerlendiren Kritikos, “Ben (CDU/CSU ve SPD’den oluşan) büyük koalisyonda, Almanya’nın Angela Merkel’in iktidarda olduğu 16 yılda deneyimlediği durağanlığın sürekli hâle gelmesini bekliyorum” diye konuştu.

Merkel yönetimi altında Birlik partileri ve SPD, Almanya’yı 12 yıl boyunca ikili koalisyon hükümeti içerisinde yönetmişti. Diğer dört yılda ise CDU/CSU, dünkü seçimlerde meclise giremeyen FDP ile koalisyon kurmuştu. Kritikos, “Olası bir CDU/CSU-FDP koalisyonuna, reform konusunda isteklilik ve kabiliyet konusunda daha çok güvenirdim” değerlendirmesini yaptı.

Öte yandan IW’den Bergmann, ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetiminden Almanya ve Avrupa’ya gelen olumsuz mesajların sıklaştığı dönemde, güvenlik politikasına ilişkin vazgeçilmez gerekliliklerin finansmanına ilişkin endişelerini dile getirdi. Birlik partileri, SPD ve Yeşillerin mecliste anayasa değişikliği yapabilecek çoğunluğa sahip olmadıklarını kaydeden Bergmann, dolayısıyla ordu için gerekebilecek özel bir bütçenin çıkarılması veya “borç freninin” reforme edilmesinin zor bir iş olacağına dikkat çekti. Almanya’da anayasada yer alan “borç freni”, devletin yalnızca kasasına girdiği kadar para harcayabilmesi anlamına geliyor.

Tüm bu partilerin bir araya geldikleri takdirde kurulabilecek CDU/CSU, SPD ve Yeşiller koalisyonuna ise CDU’nun kardeş partisi CSU, Yeşillerle işbirliği yapmak istemedikleri için pek sıcak bakmıyor.

İş dünyasının talepleri neler?

Peki iş dünyasının karşı karşıya olduğu problemlerle en iyi biçimde nasıl başa çıkılabilir?

İş dünyasının temsilcilerinin talep listesi oldukça uzun: Bürokrasinin azaltılması, vergi reformu, altyapı yatırımları, dijitalleşme, enerji tedariğinin güvence altına alınması, ticari anlaşmazlıklara çözüm bulunması ve eğitim ve göçün yönetilmesi. Yeni hükümetin tüm bu taleplere hızlıca veya dört yıl içinde karşılık verip veremeyeceği ise belirsizliğini koruyor.

FDP’ye yakınlığıyla bilinen Aile İşletmecileri isimli kuruluşun başkanı Marie-Christine Ostermann, “Hızlı bir biçimde istikrarlı bir koalisyona ihtiyacımız var. Çünkü endüstrisizleşme süreci tam gaz devam ediyor” diye konuşuyor.

Kritikos ise siyasilerden yurttaşlara karşı daha açık olmalarını talep ediyor:

“Demografik dönüşüm nedeniyle önümüzde yalnızca iki seçenek var: Eğer altyapının geliştirilmesi isteniyorsa ya daha uzun çalışılacak ya da bu borçlarla finanse edilecek.”

Pazar analisti Jochen Stanzle’ye göre de devletin önündeki en önemli görev, Trump’ın başkanlık görevini devralmasıyla birlikte başlayan ticaret savaşına yönelik hazırlıklarını doğru yapması ve özgüvenli bir siyaset izlemesi:

“Trump’ın bulunacağı tehditlere Berlin’in uzun süre açıkça yanıt vermekten kaçınması, borsadaki atmosferi son derece olumsuz etkileyecek.”


Seçim akşamının en büyük kazananlarından biri, seçmenlerin beşte birinin oyunu almayı başaran aşırı sağcı AfD oldu. Kalifiye iş gücü sorunundan muzdarip Almanya’da işverenler, sık sık AfD’nin yükselişine karşı uyarıda bulunuyor.Fotoğraf: Ralf Hirschberger/AFP

AfD hükümette yer almasa da zarar verecek

Aşırı sağcı AfD hükümette yer almayacak olmasına rağmen iş dünyası, partinin Almanya’nınmuzdarip olduğu yabancı kalifiye iş gücü sorunu üzerinde olumsuz etkide bulunacağını öngörüyor.

“AfD’nin oylarını artırdığını dünyanın dört bir yanında herkes duydu” diyen Kritikos, AfD’nin, hükümette yer almasa bile ülkedeki yabancı insanlara karşı ırkçı bir rüzgar estirebileceğinden endişe ediyor.

IW raporuna göre, işveren kuruluşlarının birçoğu hâlihazırda AfD’nin kalelerinden olan bölge ve kentlerde, yurt dışından kalifiye iş gücü edinmenin son derece zor olduğuna dikkat çekiyor.

Almanya’dan göç olur mu?

Alman Entegrasyon ve Göç Araştırmaları Merkezi (DeZIM) tarafından sonuçları Mart ayında yayımlanan bir araştırma, Almanya’daki göçmen kökenli her 10 kişiden birinin, AfD’nin artan başarısı nedeniyle Almanya’yı terk etmeyi ciddi ciddi düşündüğünü ortaya koydu.

DeZIM araştırmacısı Elias Steinhilper, DW’ye yaptığı değerlendirmede, “Mart 2024 araştırması anlık bir meseleden ibaret değildi” diyerek sorunun boyutu ve kalıcılığına dikkat çekiyor. Steinhilper’e göre, AfD’nin geçen yılki eyalet seçimleri ve Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde elde ettiği başarıların ötesinde, göç ve iltica konusunun 23 Şubat’a giden seçim kampanya sürecinde diğer partiler için de merkezi bir önem teşkil etmiş olması, AfD konularının ana akım hâline gelmiş olduğunu gösteriyor. Uzman, tüm bu gelişmeler ışığında, Almanya’yı terk etmeye karar veren göçmen kökenlilerin sayısının artabileceğini düşünüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir