Almanya’daki Türkiye kökenli vekillerin hedefleri ne?

Almanya’da 23 Şubat Pazar günü düzenlenen erken genel seçimlerde Federal Meclis’te görev alacak 630 vekil belirlendi. Bu seçimlerde Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Sol Parti’den yedişer, Yeşiller ve Hristiyan Demokrat Birlik’ten (CDU) ikişer ve Hristiyan Sosyal Birlik’ten (CSU) bir olmak üzere toplam 19 Türkiye kökenli milletvekili de meclise girdi.

DW Türkçe de seçilen üç Türkiye kökenli vekille konuştu, onlara öncelikli hedeflerini sordu.

Sosyal adalet ve 15 euro asgari ücret

SPD’ye 2013 yılında katılan ve ilk kez Eylül 2021’de Federal Meclis’e seçilen Derya Türk-Nachbaur yeni mecliste koltuğunu korudu. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin güçlenmesi ve SPD’nin de rekor oy kaybı nedeniyle “çok üzgün” olduğunu söyleyen Türk-Nachbaur, sonuçtan kendilerine dersler çıkaracaklarını ifade etti.


SPD’li vekil Türk-Nachbaur’a göre genel asgari saat ücretinin, Almancasıyla Mindestlohn’un, 15 euroya yükseltilmesi sadece sosyal adaleti tesis etmeyecek, toplumsal dayanışmayı da güçlendirecek. Görseldeki kırmızı pankartta beyaz renklerle büyük puntolarla asgari ücretin Almancası olan Mindestlohn yazıyor. Fotoğraf: Jens Wolf/dpa/picture alliane

Baden-Württemberg eyaletinin Schwarzwald-Baar bölgesinden seçilen Türk-Nachbaur, son yıllarda insan hakları, özellikle de Uygurların maruz kaldığı hak ihlallerine karşı verdiği mücadeleyle dikkat çekiyor. Önümüzdeki dönem iki seçim vaadini daha yerine getirmek için çabalayacağını belirten Türk-Nachbaur, bunların sosyal adalet ve fırsat eşitliği olduğunu söylüyor.

Asgari saat ücretinin 15 euroya yükseltilmesi için çabalayacağını belirten Türk-Nachbaur, “Çalışmaya değmeli. Bir kişi alın teriyle onurlu biçimde yaşayabilmeli. Hiç kimse tam zamanlı çalışıp da ay sonunda ‘evin kirasını karşılayabilir miyim veya temel ihtiyaçlarımı satın alabilir miyim’ endişesi taşımamalı” diyor.

SPD’li vekile göre genel asgari saat ücretinin 15 euroya yükseltilmesi sadece sosyal adaleti tesis etmeyecek, toplumsal dayanışmayı da güçlendirecek.

“Çifte vatandaşlık kazanımlarının kalması için çabalayacağım”

SPD, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’den (FDP) oluşan üçlü koalisyon vatandaşlık yasasını değiştirmiş ve geçen yıl yürürlüğe giren yeni düzenlemeyle Alman vatandaşlığına geçiş kolaylaştırıldığı gibi, Türkiye kökenlilerin yıllardır talep ettiği çifte vatandaşlığın da önü açılmıştı.

Ancak son aylarda yaşanan araçlı ve bıçaklı saldırıların faillerinin sığınmacı olması üzerine seçimlerin galibi Hristiyan Birlik (CDU ve CSU) göç konusunda sert taleplerde bulunuyor. Alman vatandaşlığına geçişi kolaylaştıran düzenlemeleri eleştiren muhafazakârlar, suça karışan çifte vatandaşların Alman vatandaşlığının geri alınabileceğini savunuyor.

Derya Türk-Nachbaur ise vatandaşlığa geçişi kolaylaştıran düzenlemede geri adım atılmaması için çabalayacağını belirtti. “Almanya çok kültürlü bir ülke ve kanunlarımız ülkedeki bu çeşitliliği yansıtır biçimde olmalı” diyen Türk-Nachbaur, Almanya’da toplumsal çeşitliliğin kısıtlanmasına değil, toplumun birbirine daha çok kentlenmesine ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Türk-Nachbaur, “Bunu da aidiyet duygusuyla başarabiliriz” diyerek yeni vatandaşlık yasasıyla sağlanan kazanımların korunması gerektiğini söyledi.


Almancada “Öldü denenler uzun yaşar” deyimi var ve bu deyim Sol Parti bağlamında dünden beri sıkça kullanılıyor. Zira parti geçen aya kadar yüzde 3 seviyesinde oy oranına sahipken dünkü seçimlerde oyunu yüzde 8,7’ye çıkarmayı başardı ve parti merkezinde yüzler gülüyordu. Fotoğraf: Jens Schlueter/AFP/Getty Images

“Sol Parti meclise güçlenerek dönüyor”

Son senelerde güç kaybeden ve geçen yıl kamuoyu araştırmalarında sempati değeri yüzde 3’lere gerileyen Sol Parti, dünkü seçimlerde öngörülenden daha fazla oy alarak yüzde 8,7’ye ulaştı ve 64 milletvekili çıkardı. Bunlardan 7’si Türkiye kökenli.

Onlardan biri olan Sol Parti Bavyera eyaleti liste başı adayı Nils Ateş Gürpınar kaydettikleri başarıdan dolayı çok mutlu. “Sol Parti Federal Meclis’e güçlenerek dönüyor” diyen Gürpınar, bunu insanları doğrudan ilgilendiren konuları parti programında ve seçim kampanyalarında tekrar öne çıkararak başardıklarını savunuyor.

Sol Parti yıllardır parti içi güç çekişmesi yüzünden yıpranmış, partide sürekli tartışma yaratan Sahra Wagenknecht ayrılarak kendi adını taşıyan bir oluşum kurmuştu. Bunun üzerine Sol Parti’nin vekil sayısı 28’e düştü, ayrıca meclisteki grup statüsüsünü de kaybetti. Pek çok çalışanını ve imtiyazını da yitiren parti, şimdi vekil sayısını artırmakla kalmayıp partiyi bölen Sahra Wagenknecht İttifakı’nın (BSW) meclis dışı kalmasıyla siyasi yelpazenin sol ucunun tek sözcüsü oldu.

Eylül 2021 seçimlerinden beri Federal Meclis’te yer alan Sol Partili Gürpınar, DW Türkçe’ye verdiği demeçte öncelikli olarak kiralardaki artış, enflasyon ve ayrımcılıkla mücadele için çabalayacağını vurguluyor. Aşırı sağcı AfD partisinin güçlenmesine işaret ederek toplumsal çatışmanın artmasından endişe ettiğini kaydeden Gürpınar, sosyal adalet ve toplumsal dayanışmanın güçlenmesine çabalayacağını belirtiyor ve “Bunların tesisi için meclis içinde ve dışında çalışacağım” diyor.


Hristiyan Birlik bloku partilerinin, ülkede artan araçlı ve bıçaklı saldırıların faillerinin sığınmacı olması üzerine göçü sertleştiren bir önergeyi meclise sunması ve aşırı sağcı AfD’nin oylarıyla geçirmesi ülkede “bir tabunun yıkılması” olarak nitelendi ve onlarca kentte binlerce kişinin katııldığı gösterilerde proetsto edildi. Fotoğrafta Frankfurt’taki protestadan bir görüntü görülüyor. Fotoğraf: Catarina Martins/DW

“Benim için büyük onur ve inanılmaz bir gün”

2019-2024 arasında Hessen Eyaleti Bilim ve Sanat Bakanlığında müsteşar olarak görev yapan Yeşiller’den Ayşe Asar da meclise girmeyi başaranlardan. DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Asar, “Dedemin Anadolu’ndan kalkıp Almanya’ya gelmesinden 60 yıl sonra Hessen Eyaleti’nden ilk Türkiye kökenli vekil olarak Federal Meclis’e seçildim. Bu benim için çok büyük onur ve inanılmaz bir gün” diye konuştu.

Asar, mecliste görev yapacağı dönem boyunca adil ve gelecek odaklı çalışacağını, kökenin bir engel değil aksine getirdiği kültürel çeşitliliğin zenginlik olarak görüldüğü güçlü bir Almanya için çabalayacağını vurguluyor.

Vekil seçilmesinden dolayı müteşekkir olduğunu belirten Yeşiller partili politikacı bunun kişisel bir başarı değil Almanya’nın değişime açık ve insanlara fırsat eşitliği sunan bir ülke olduğunun göstergesi olduğunu da dile getirdi.


Ayşe Aşar’ın partisi Yeşiller, 2021 seçimlerine göre yüzde 3 civarında oy kabetti. Fotoğrafta Yeşiller’in parti yönetimi sahnede başbakan adayı Robert Habeck’e destek gösterirken. Fotoğraf: Giulia Saudelli/DW

“Türkiye politikamız açık olmalı ve duruş ortaya koymalı”

Sol Partili Nils Ateş Gürpınar, Almanya’daki Türkiye ve göç kökenliler için önümüzdeki dört yıl zarfında ayrıca seçme hakkının genişletilmesi için mücadele vereceğini belirtiyor. Gürpınar’a göre, seçme hakkı bir kişinin Alman vatandaşı olup olmamasına değil Almanya’da süresiz oturuma sahip olmasına bağlı olmalı. Almanya’da bir göç geçmişi olanların sayısının 20 milyondan fazla olduğunu da hatırlatan Gürpınar, göç kökenli seçmen sayısının ise sadece 7,1 milyon olduğuna işaret ediyor. Dolayısıyla Alman vatandaşı olmasa da ülkede süresiz oturum izni bulunanların seçme hakkına kavuşmasıyla milyonlarca insanın ülkedeki demokratik sisteme dahil olacağını vurguladı.

Meclis İnsan Hakları ve İnsani Yardım Komisyonu üyesi olan SPD’li Türk-Nachbaur ise ayrıca Türkiye ile ilişkiler ve temel hak ve özgürlükler meselesine dikkat çekti. “Türkiye politikamız açık olmalı ve duruş ortaya koymalı” diyen SPD’li politikacı, Ankara ile “göz hizasında bir diyalog” gerektiğini söyledi.

Öte yandan bunun, pazarlık konusu olmayan demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti ilkelerinden taviz olarak anlaşılmaması gerektiğini de belirtti. Önceliklerini üç maddede özetleyen SPD’li vekil, insan hakları ihlalleri ve demokratik özgürlüklerin kısıtlanması konularında, mesela Türkiye’de gazeteciler tutuklandığında veya muhalifler üzerindeki baskı arttığında Berlin’in sessiz kalmayacağı bir çizgiyi savunuyor.

Siyasi açıdan zor dönemlerde Almanya ve Türkiye’deki sivil toplumun arasında köprü kurulmasına yaracak çalışmaların desteklenmesi gerektiğini belirten SPD’li vekil, kardeş kentler veya değişim projelerinin ve kültürel diyaloğun güçlendirilmesi yoluyla karşılıklı anlayış ile yakınlığın sağlanabileceğini kaydetti.

Hem Türkiye hem de Almanya’yı ilgilendiren göç ve uyum gibi konularda insani, adil ve kalıcı çözümler için yapıcı işbirliği gerektiğini kaydeden Türk-Nachbaur “Açık, eleştirel ama yapıcı bir diyalog, çatışma veya suskunluktan hep daha iyidir” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir